Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

gün bugün

  • 1 gün

    gün Tag m; Sonne f;
    -den gün almak sich einen Termin holen (bei D);
    gün bugün (oder o gün bugündür) (das ist) die Gelegenheit;
    gün doğar der Tag bricht an; das kommt ( bana mir) zupass;
    gün durumu Sonnenwende f;
    çocuğa gün (oder güneş) geçti das Kind bekam einen Sonnenstich;
    gün gibi açık sonnenklar;
    gün görmedik yer (ein) Platz ohne Sonne, fam wo die Sonne nicht hinkommt;
    bu oda hiç gün (oder güneş) görmez in dieses Zimmer fällt keine Sonne;
    gün görmek fig gut leben;
    gün görmüş a … der viel erlebt hat;
    gün günden von Tag zu Tag;
    gün ışığına çıkmak ans Licht kommen;
    -e gün koymak ein Datum bestimmen, einen Tag ( oder Tage) ansetzen (für A);
    gün yapmak einen Tag im Monat Gäste haben;
    günden güne von Tag zu Tag;
    günlerden bir gün eines (schönen) Tages; einst, (es war) einmal;
    günleri gece olmak in eine bedauernswerte Lage geraten;
    onun günleri sayılı seine Tage sind gezählt;
    günü gününe fristgerecht;
    günü yetmek Tod, Geburt nahe bevorstehen;
    günün adamı Held m des Tages;
    günün birinde eines Tages;
    günün konusu Tagesgespräch n;
    gününü doldurmak eine bestimmte Frist abwarten;
    gününü gün etmek herrlich und in Freuden leben;
    gününü görmek schlecht ausgehen (für A); Frau die Regel haben; glückliche Tage seiner Kinder erleben;
    gününü göstermek (-e) jemandem einen Denkzettel geben;
    adi gün, iş günü Werktag m;
    tatil günü Feiertag m;
    bir gün eines Tages; einst, einmal; irgendwann;
    birkaç gün önce vor einigen Tagen;
    her gün jeden Tag;
    geçen gün vorgestern; neulich, dieser Tage;
    bu günlerde dieser Tage, demnächst;
    ak (kara) günlerde in guten (schlechten) Zeiten

    Türkçe-Almanca sözlük > gün

  • 2 bugün

    \bugün yarın heute oder morgen
    \bugünden yarına von heute auf morgen
    \bugünden tezi yok lieber heute als morgen
    \bugüne \bugün ( unutma ki) vergiss nicht, dass; (\bugüne değin) bis heute
    2) ( içinde bulunduğumuz zaman) heutzutage
    bu günlerde in diesen Tagen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > bugün

  • 3 gün

    "1. day. 2. daytime, day. 3. sun. 4. daylight, sunlight. 5. day, time. 6. day, days, time, times, period. 7. happy days, better times, days of happiness. 8. special day, feast day. 9. a woman´s at-home day. 10. date (a given point of time). -lerce for days. -ün adamı 1. man of the hour, man of the day. 2. a man for all seasons. - ağarmak for day to dawn, for dawn to break. - ağarması daybreak, dawn. - almak /dan/ 1. to get an appointment (from). 2. to have passed (a certain age) by (a specified number of days). - atlamamak not to miss out a day. - batması sunset, sundown. -ün birinde 1. one day, some day. 2. once, at one time in the past. -lerden bir gün once upon a time. - bugün. colloq. Now is the time. - doğmadan neler doğar. proverb A lot can happen between now and then. - doğmak 1. for the sun to rise, for day to dawn. 2. /a/ (for someone) to have an unexpected opportunity or stroke of fortune. -ünü doldurmak 1. to complete a period of time. 2. fin. to fall due, mature. - durumu astr. solstice. -leri gece olmak /ın/ to fall on evil days, meet with misfortune. -ü geçmek /ın/ (for a woman´s period) to be late. - gibi açık/aşikâr altogether clear, very clear, manifest. - görmek to see happy days. -ünü görmek 1. to come to a bad end; to suffer for one´s errors. 2. /ın/ to see (one´s grown-up offspring) living a happy life. 3. to menstruate, have one´s period. - görmemek to know nothing but unhappiness. - görmez 1. (place) which doesn´t get any sunlight, sunless. 2. (someone) who never gets out in the sun. - görmüş 1. (someone) who has seen better days. 2. experienced. -ünü görürsün! I´ll show you!/You´ll get what´s coming to you!/You´ll get your just deserts! - göstermek /a/ to make (someone) live happily. -ünü göstermek /a/ to show, punish (used as a threat). -den güne/- günden from day to day, gradually. -ü gününe 1. day by day. 2. to the very day. -ünü gün etmek to be really enjoying oneself, be having a real good time, be having a hell of a good time. -ü gününe uymamak to be capricious, be fickle. - ışığına çıkmak to come to light; to become clear. - kavuşmak/inmek for the sun to set/go down, for night to fall. - koymak /a/ to put aside a day, assign some time (for). - ola harman ola. colloq. One day its time will come. -leri sayılı olmak to be near death. -ünü/-lerini saymak to be waiting for death. - sürmek to live prosperously. - tutulmak for the sun to be eclipsed. - tutulması astr. solar eclipse. - tün eşitliği astr. equinox. - yapmak (for women) to be at home to guests. -ü yetmek 1. (for something) to fall due, be due. 2. (for one´s last hour) to be at hand. 3. (for a woman) to fill up her term of pregnancy. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > gün

  • 4 bugün

    bu gün

    Türkçe-Azerice Sözlük > bugün

  • 5 o

    o1
    1. [ɔː] int oh!; pah!, ach was!
    2. [o], [oː] o, maşallah, ne güzel! o, herrlich, das ist schön!
    o2 < onu>
    1. pron er, sie, es
    2. adj der, die, das … da; jener, jene, jenes;
    o bir(i) der andere (von zweien);
    o bu dies und das, alles;
    o denli derart, (dass);
    o gün bugün(dür) seit damals, seither;
    o saat sofort, auf der Stelle, gleich, unverzüglich;
    o taraflı olmamak keine Beachtung schenken;
    o yolda auf solche Weise;
    o ev bundan geniş değil das Haus da ist nicht geräumiger als dieses;
    kim o? wer da?; wer ist das?;
    ne o? was gibt’s?; was ist los?
    o, O [ɔ] o, O n

    Türkçe-Almanca sözlük > o

  • 6 o

    "-nu 1. he; she; it. 2. that; those. - anda at that moment. - denli so much; so. - duvar senin, bu duvar benim. colloq. I was so drunk I couldn´t see straight. - gibi such (a thing). - gün bugün/bugündür since then, from that day to this. - halde 1. In that case.../If that´s the case.... 2. therefore. -nun için 1. for him/her/it. 2. for that reason, on account of that, as a result (of that). - kadar 1. so much; so. 2. That´s all. - kadar kusur kadı kızında da bulunur. colloq. Be reasonable; the best of things will have these sorts of flaws! - kapı/mahalle senin, bu kapı/mahalle benim dolaşmak to wander around everywhere. - saat at that very moment; right away. - takdirde in that case. - taraflı olmamak to pay no attention (to), take no notice (of) (something). - tarakta bezi olmamak not to be involved in that matter. - yolda in that way, like that. (...) - yolun yolcusu... going to end up like that one day: Hepimiz o yolun yolcusu. We´re all going to end up like that one day."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > o

  • 7 büün

    [T bugün, Az bugün, from bu and gün]: today

    A Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > büün

  • 8 dâhil

    1.
    вну́тренняя часть (помещения и т. п.)

    memleketin dâhilinde — в преде́лах страны́

    2.
    включая, включительно, в том числе

    bugün dâhil, ayrılalı beş gün oldu — включа́я и сего́дняшний день, прошло́ пять дней с моме́нта расстава́ния

    küçükler de dâhil bütün okul tiyatroya gidecek — вся шко́ла, включа́я и малыше́й, идёт в теа́тр

    yirmiden kırk yaşına kadar dâhil — от двадцати́ лет до сорока́ включи́тельно

    3. в соч.
    ••
    - dâhilinde
    - dâhilinden - dâhil olmak üzere

    Türkçe-rusça sözlük > dâhil

  • 9 ha

    1) ну́-ка

    ha göreyim seni! — а ну́-ка, дай я посмотрю́ на тебя́!

    2) ну и ну́!, вот э́то да!

    amma güzel ha! — вот э́то красота́!

    3) ну, смотри́ [же]!, знай [же]!

    ha bilmiş ol, ben öyle şey istemem! — так знай же, я тако́го не потерплю́!

    4) да, кста́ти...

    ha sen bana kitap getirecektin! — да, кста́ти, ты же до́лжен был принести́ мне кни́гу!

    5) неуже́ли?, ра́зве?

    ha olmaz mı? — ра́зве нельзя́?

    6) что..., что...

    ha bu gün ha yarın — что сего́дня, что за́втра

    7) груб. да

    gelir misin? - Ha, gelirim! — ты придёшь? - Да, приду́!

    ••

    ha Hoca Ali, ha Ali Hoca — погов. что в лоб, что по́ лбу

    - ha babam ha
    - ha babam atıştırıyordu
    - ha bire
    - ha bire çene çalıyor
    - ha deyince
    - ha deyince bulunmaz ki
    - ha... ha...
    - ha bugün ha yarın
    - ha koptu ha kopacak
    - ha şunu bileydin

    Türkçe-rusça sözlük > ha

  • 10 soğuk

    хо́лод (м) холо́дный
    * * *
    1. озвонч. -ğu; врз.
    холо́дный

    soğuk adam — холо́дный челове́к

    soğuk cevap — холо́дный отве́т

    soğuk gün — холо́дный день

    soğuk hava — холо́дная пого́да

    soğuk karşılama — холо́дный / равноду́шный приём

    soğuk iklim — холо́дный кли́мат

    soğuk kadın — холо́дная / фриги́дная же́нщина

    2. озвонч. -ğu
    хо́лод

    soğuklar — холода́

    soğuklar bastı — внеза́пно нагря́нули холода́

    bu seneki soğuk gibi soğuk görmedim — я не ви́дывал тако́го хо́лода, как в э́том году́

    bugün soğuk var — сего́дня хо́лодно

    3. озвонч. -ğu
    хо́лодно

    çok soğuk selâmlaşmışlar — они́ поздоро́вались о́чень хо́лодно

    ••
    - soğuk çalmak
    - soğuk çıkmak
    - soğuk durmak
    - soğuk duş etkisi yapmak
    - soğuk düşmek
    - soğuk kaçmak
    - soğuk ter dökmek
    - soğuk ter basmak
    - soğuk vurmak

    Türkçe-rusça sözlük > soğuk

  • 11 ana

    "1. mother (The form anne is preferred in Istanbul). 2. mother animal, dam. 3. appellation of respect for elderly women or female saints (used after a name). 4. protector, patroness. 5. principle, main, fundamental, basic. 6. fin. capital, stock; principal. A-m! 1. an informal form of address. 2. Oh my!/Heavens! -sı ağlamak to go through hardship. -sını ağlatmak /ın/ vulg. to give (one) great trouble, give (one) a hard time. -mın ak sütü gibi helal olsun. colloq. You´re welcome to it. - akçe fin. principal. - atardamar anat. aorta. - atardamarsal anat. aortal, aortic. - avrat asfaltta koşmak slang to swear at everybody present. - avrat dümdüz gitmek slang to swear a blue streak. -m avradım olsun. vulg. I swear. - baba parents, father and mother. -m babam! slang Oh dear!/My!/Oh my! - baba bir having the same father and mother. - baba duası almış blessed by his parents. - baba eline bakmak to depend on one´s parents for one´s support. - baba günü pandemonium, tumult, a dangerous or frightening commotion. - baba yavrusu person pampered as a child. -sını bellerim! vulg. I´ll show him! - bir, baba ayrı born of the same mother but of different fathers. - çizgi geom. generatrix. -sı danası colloq. his mother and the rest of the family, the whole bunch. - defter ledger. - direk naut. lower mast. -dan doğma 1. stark naked. 2. from birth, naturally. 3. congenital. -sından doğduğuna pişman 1. feeling very miserable. 2. lazy. -sından doğduğuna pişman etmek /ı/ to make (someone) sorry he has been born. -dan (yeni) doğmuşa dönmek to be restored to happiness, health, freedom from care, and simplicity. - duvar exterior wall. -sından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek to go through extreme hardship. - fikir central theme. -sının gözü slang sly, tricky, shifty. - güverte naut. main deck. -n güzel mi? colloq. You think you´re smart, don´t you? - hat main line, trunk line. - hatlar the main lines, the outline. -sının ipini/ipliğini pazara çıkarmış/satmış wicked, vicious. -sı (onu) kadir gecesi doğurmuş. He is very lucky. - kapı main entrance. -sının karnında dokuz ay on gün nasıl durmuş? colloq. He is very impatient. - kız mother and daughter. -sının kızı a daughter just like her mother. -sının körpe kuzusu mother´s pet, sissy. - kubbe the main dome (of a mosque). - kucağı mother´s bosom. - kuzusu 1. very small baby. 2. mother´s pet, sissy. -sının kuzusu mother´s darling. - motif leitmotif. -lar ne doğururmuş! colloq. How wonderful he is! -sının nikâhını istemek to charge an outrageous price. - oğul mother and son. -nın örekesi! vulg. Stuff and nonsense! -sı sarımsak, babası soğan. colloq. He is from an ignorant and backward family. -sını satayım! colloq. 1. What the heck! 2. Damn it! -sını sattığım colloq. darn, damned. -n seni bugün için doğurdu. colloq. This is the day for which you were born: show us what you can do. - sütü breast milk. - tarafından on the mother´s side. - toplardamar anat. vena cava. -sı turp, babası şalgam. colloq. He has a very low and doubtful background. -n yahşi, baban yahşi demek colloq. to butter someone up, flatter and cajole him. - yapı central structure, main building. -sı yerinde (a person) as old as one´s mother. - yüreği a mother´s love."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > ana

  • 12 dün

    1. yesterday. 2. the past. - akşam last night, yesterday evening. - bir, bugün iki. colloq. It is still too soon. - değil evvelki gün the day before yesterday.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > dün

См. также в других словарях:

  • gün bugün — içinde bulunduğun günü iyi değerlendir, bugün ne yapabilirsen kazancın odur anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • o gün bugün(dür) — o zamandan beri ... o gün bugün bir kere bile hastalanıp yatmamıştı. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gün — is. 1) Güneş Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı. M. Ş. Esendal 2) Güneş ışığı 3) Gündüz Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş. H. Taner 4) Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre Kız… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bugün — is. 1) İçinde bulunduğumuz gün Bugünün işini yarına bırakma. 2) İçinde bulunduğumuz çağ, zaman Bugünün çoluğu çocuğu hep sakallı. H. Taner 3) zf. İçinde bulunduğumuz günde Bugün hava güzel. Birleşik Sözler bugün yarın bugüne bugün dü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gün doğusu — is. 1) Doğu 2) Doğudan esen rüzgâr Ancak ne var ki bugün lodos değil de gün doğusu esiyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çeşitleme — is. 1) Çeşitlemek işi 2) Farklı olma durumu, farklılık O gün bugün gündelik hayatta sayısız örneğini, çeşitlemesini görebileceğimiz bir ilişki... S. İleri 3) müz. Belli bir temayı değişik armoni, melodi ve ritimle süsleyerek yeniden çalma,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kabul günü — is. Ev hanımlarının konuk ağırladıkları belirli gün Bugün benim kabul günümdür, birkaç saat sonra davetliler gelecekler. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • özleştirmecilik — is., ği, db. Bir dili yabancı ögelerden arıtarak arı, katışıksız bir duruma getirmeyi ve kendi imkânlarıyla geliştirmeyi amaçlayan çalışma, tasfiyecilik, pürizm O gün bugün Türkiye de ilericilik, dil devrimini özleştirmecilik diye alıp Türkçenin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • topraklandırma — is. Topraklandırmak işi O gün bugün çiftçiyi topraklandırma komisyonları işlerini sürdürürler. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Metamorfoz — Studio album by Tarkan Released December 25, 2007 (Turkey) …   Wikipedia

  • Cemal Süreya — Saltar a navegación, búsqueda Cemal Süreya (1931, Erzincan – 1990, Estambul) fue un poeta y escritor turco. Se licenció en la Facultad de Ciencias Políticas de la Universidad de Ankara, siendo posteriormente redactor jefe de la revista literaria… …   Wikipedia Español

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»